Etiketler
“Doktorumun Hastasıyım” kitabımın satış noktaları
09 Perşembe Oca 2014
Posted eğitim, kişilerarası iletişim, Yayınlarım
in09 Perşembe Oca 2014
Posted eğitim, kişilerarası iletişim, Yayınlarım
inEtiketler
05 Cuma Tem 2013
Posted kişilerarası iletişim, Yayınlarım
inEtiketler
Sağlık haberciliği alanındaki çalışmalarını, farklı tarzını keyifle takip ettiğim Sevgili Esra Öz Med-İndex’in web sitesindeki köşesinde kitabım hakkında yaptığımı röportaja yer vermiş. Kendisine çok teşekkür ediyorum. Söyleşimizi http://med-index.com/?p=roportaj&id=73 adresinden okuyabilirsiniz.
14 Salı May 2013
Posted eğitim, neuromarketing
inEtiketler
Neuromarketing’in sloganı “Don’t Market Just Neuromarket”
Dünyada bu alanda yazılan ilk kitabın sahibi ve Sales Brain’in kurucusu Christophe Morin, Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencilerine Neuromarketing’in temel kavramlarını anlattı. Morin, pazarlama temelli iletişim yöntemlerine ait ezberimizi bozmadı; ama “karşımızdakini nasıl ikna edebileceğimizi” tıp bilimine dayandırarak anlattı.
Neurobilim ölçümleme yöntemleri sayesinde insan sesi, beyin dalgaları, kan akış hızı, solunum ritmi, parmak ısısı analiz edilebiliyor ve yüz okumaları yapılabiliyor. Bu sayede karşımızdaki kişiyi, belki de müşterilerimizi iletilerimizle ne kadar, ne yönde etkilediğimizi anlayabiliyoruz.
Morin, neuromarketing literatürüne göre insan beyninin üçe ayrıldığını belirtiyor: İlkel (sürüngen)beyin, orta (duygusal) beyin ve neokorteks (rasyonel) beyin. Sürüngen beyin ben merkezci olduğundan bilinçaltını yönetiyor, tek gayesi “insanin hayatta kalması”nı sağlamak. Orta beyin duygularımızı yönetirken; neokorteks gelecek planlarımızı tasarlıyor, biraz sonra ne yapacağımızı, gün içinde neler yapmamız gerektiğini planlıyor.
Neuromarketing’e göre günümüz pazarlama dünyasında yapılan en büyük yanlış müşterilerin neokorteksine hitap eden mesajlar üretilmesi. Oysa insanların ilk anda sürüngen beyinleri devreye girdiğinden önce bu beynin ikna edilmesi gerekmektedir. Morin sürüngen beynin ikna sürecinde etkili olan temel negatif ve pozitif duygularımızdan, altı uyarandan ve dört temel adımdan oluşan iletişim kurma sürecinden söz etti.
Christophe Morin’in farklı sektörlerden farklı markalara ait keyifli reklam filmi ve afiş analizleri “iletişimde mesaj oluşturma”ya farklı bir boyuttan bakmamızı sağladı.
(Morin, bu hafta İstanbul’da, yarın Mövenpick Hotel’de bir workshop düzenleyecek. Detaylı bilgi için: http://www.ptms.com.tr)
09 Perşembe May 2013
Posted kişilerarası iletişim, Yayınlarım
in≈ 1 Yorum
Etiketler
2011 yılında kaybettiğimiz genç meslektaşımız Doç.Dr. Melike Batur Yamaner’in anısına ithaf edilen, Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Hakemli Dergisi’nin “Sağlık İletişimi” konulu özel sayısı çıktı.
Editörlüğünü Doç.Dr. İnci Çınarlı ile Doç.Dr. Halime Yücel’in yaptıkları ve alanında uzman çok sayıda akademisyenin katkıda bulunduğu dergide benim de “Türkiye’de Hastaların İnternette Tıbbi Enformasyon Arama Davranışlarının Doktor-Hasta İletişimine Etkisi” başlıklı bir makalem yer alıyor.
Keyifli okumalar…
15 Perşembe Kas 2012
Posted kişilerarası iletişim, marka, Yayınlarım
inEtiketler
doktor-hasta iletişimi, kitap, marka yönetimi, sağlık iletişimi
Doktor-Hasta İletişimi, tıbbi ortamlarda yaşanan iletişim sorunlarının sebep ve çözüm önerileri, doktorların gözünden hastaların dijital kanal kullanımları gibi başlıkları incelediğim kitabım “Doktorumun Hastasıyım.Com” kitabım ve
akademisyen ve sektör profesyoneli arkadaşlarımla ortak projemiz “Marka Yönetimi’ne dair her şey: Markaloji” kitabımızla 2012 TÜYAP Kitap Fuarı’nda sizlerle buluşuyoruz. GİZA Yayınları, Salon 2 Stand No. 604- D’ye bekliyoruz…
04 Salı Eki 2011
Posted Yayınlarım
inEtiketler
Doktorlar Ve Hastalar Ne İster?
İnternet ve Sosyal Medya Doktorların Pabucunu Dama Atıyor mu?
Özellikle sağlık sektöründe iletişim kanallarının kapalı bir görüntü yansıtması toplumsal ve sosyal bir sorun olarak görülmektedir.
Sağlık personelinin kendi aralarında kullandıkları dili, hastalar ile kurulan iletişime taşımaları iletişimsel sürecin en önemli sorunlarından biri olduğu söylenebilir. Özellikle doktorların hastalarıyla olan ilişkilerinde mesleki terminolojiyi sıkça tercih etmeleri ve
sözsel iletişimde bu faklı jargonu kullanmaları sağlık hizmeti alan-veren
ilişkisinde olumsuzlukların yaşanmasına neden olabilmektedir.
Doktorlar hastaların sırdaşıdır ve çoğu zaman hastalar ailelerinden sakladıkları problemleri onlarla paylaşmaktadırlar. Bu açıdan gereksinim duyulduğunda arayabileceği doktora rahatlıkla ulaşabilmek, hastayı psikolojik açıdan rahatlatmakta ve hastaya güven verebilmektedir. Bazı hastalıklardan veya tıbbi süreçlerden sonuç alınmasının uzun zaman gerektirdiği durumlarda konu daha da önem kazanmaktadır. Örneğin; kanser hastaları, medikal tedavinin yanı sıra psikolojik destek ve güvene de ihtiyaç duyabilmektedirler.
Aynı şekilde kısırlık tedavisi gören hastaların da uzun bir tıbbi sürece ihtiyaçları vardır. Zaman alan, bazen üst üste tekrarlanan tıbbi müdahaleler sırasında doktor-hasta iletişimi ve hastanın doktoruna güvenmesi bu anlamda son derece önemlidir.
Hastalar kendi sağlık durumlarının, özel sırlarının ve konuların paylaşılması nedeniyle normal hasta muayenesine ayrılan süreden çok daha fazlasının talep edebilmektedir. İster kamu hastanesi polikliniği olsun, ister özel hastane polikliniği, ister muayenehane
hastalar doktorlarıyla tüm tıbbi tanı ve tedavi sürecini detaylı görüşmek isterler. Doktor, muayene sürecinde hastanın eğitim ve sosyo-kültürel durumunu dikkate alarak bu açıdan uygun terminoloji ve üslubu kullanmak zorundadır. Ancak çoğu zaman doktor-hasta iletişiminde bu unsurların önemsenmediği veya göz ardı edildiği öne sürülmektedir.
Özellikle doktorların kullandığı terminolojinin tüm hastalar tarafından anlaşılmadığı ve kullanılan jargonun hasta tarafından anlaşılmamasına rağmen, utanma, çekinme, korku veya başka nedenlerle hasta tarafından doktora sorulmadığı ve durumun doktor hasta iletişimine bir engel teşkil ettiği bilinmektedir. Doktorların kendi meslek grubu çalışanları arasında kullandıkları jargonu hasta ilişkisinde de kullanmaları eğitim, dil veya demografik özelliklerden dolayı iletişimin pozitif seyrine engel olabilmektedir. Bu da, hastaların çareyi günümüzde bilgiye ulaşmanın en kolay yolu internet teknolojilerinde aramalarına neden olmaktadır.
Bu konuda madalyonun iki yüzüne bakmak gerek: Birincisi, tıp uzmanları ve sağlık çalışanları yeni iletişim ve bilgi teknolojileri sayesinde tanı ve tedavi sürecini hızlandırarak ve çeşitlendirerek insan sağlığı alanındaki çalışmaların gelişimine önemli katkılar sağlar. İkincisi ise; tıp eğitimi almamış hastaların kendi sağlıkları hakkında internet üzerinden elde ettikleri hastalık ve tetkik bilgilerini, öğrendikleri tedavi
yöntemlerini, izledikleri videoları, takip ettikleri doktor web sitelerini ne kadar doğru anladıkları, bu nedenle ne kadar endişeye kapılıp kapılmadıkları, çevrelerini ne kadar ve nasıl yönlendirip yönlendirmedikleri iyice değerlendirilmelidir.
Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Elgiz Yılmaz’ın bu kitabında; “Doktor-hasta iletişiminde doktorun ve hastaların beklentileri nelerdir?” sorusundan ve “Hastaların internette yer alan doktorlara ait web sitelerine, çeşitli başlıklar altındaki sağlık forumlarına ve bazı özel sağlık kuruluşları tarafından verilen ‘internet hastanesi’, ‘doktorunuzla on-line görüşün’ hizmetlerine yoğun talep göstermesi” durumundan yola çıkarak; çeşitli branşlarda uzman ve Türkiye’de görev
yapan doktorlarla görüşülerek, yurtdışında doktor-hasta iletişiminde yaygın olarak kullanılan internet teknolojilerinin ve sosyal medyanın bu ilişkide sahip olduğu ve olması gereken pay analiz edilmiştir.
Hasta ve hasta yakını ile etkili iletişim kurma ve sorun çözme teknikleri, örneklerle açıklanan doktor-hasta iletişiminde sözsüz iletişimin önemi, bireyin sağlığa olan eğilimi, sağlıksızlığa dayalı endişesi, korku, çekinme veya umursamazlığının, doktorları ile kuracakları iletişimine etkisi, hastaların sağlık inancı modeli, hastalıkların tedavisinde doktor-hasta etkileşimi / işbirliği, sağlık kurumlarında çalışan diğer görevlilerin, ayaktan tanı, test ve tedavi için başvuran hastalarla olan iletişimleri kitapta yer
alan diğer konu başlıklarıdır.